Kamu Güvenlik Teşkilatı var mı? Yoksa sadece “varmış gibi” mi yapıyoruz?
Ben net konuşacağım: “Kamu Güvenlik Teşkilatı” diye tek ve yekpare bir kurum yok. Adı kulağa güven veriyor, ama gerçekte kamu güvenliği; polis, jandarma ve çeşitli koordinasyon birimleri arasında parçalanmış bir mimariyle yürütülüyor. Bu, hesap verilebilirlikten şeffaflığa kadar pek çok tartışmayı meşru kılıyor. Sizce de “adını koyamadığımız” bir güvenlik yapısına alışmak, demokrasinin en kırılgan yerinde risk değil mi?
“Kamu Güvenlik Teşkilatı var mı?” sorusunun arka planı
2010’da çıkarılan 5952 sayılı Kanun, İçişleri Bakanlığına bağlı “Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı”nı (KDGM) kurdu. Görevi; terörle mücadeleye ilişkin politika ve strateji geliştirmek, kurumlar arası koordinasyonu sağlamaktı. Yani “güvenlikte akıl ve koordinasyon”u tek çatı altında toplamayı hedefleyen bir politikaydı. :contentReference[oaicite:1]{index=1}
Ancak 2018’de 703 sayılı KHK ile söz konusu kanun yürürlükten kaldırıldı; KDGM kapatıldı ve tüm hak, alacak ve yükümlülükleri İçişleri Bakanlığına devredildi. Bu, “tek çatı” arayışının kurumsal karşılığının fiilen sona erdiği anlamına geliyor. Bugün “Kamu Güvenlik Teşkilatı” adıyla bir teşkilat bulunmuyor. ([hukukmusavirligi.diyanet.gov.tr][2])
Boşluğu kim dolduruyor? Parçalı güvenlik mimarisi
Şehirlerde kamu güvenliğinin asli yükü Emniyet Genel Müdürlüğü’nün omzunda. 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu, polisin görev ve yetkilerini tanımlar; kamu düzeninin sağlanması, suçla mücadele, istihbarat ve önleme hizmetleri bu çerçevede yürütülür. :contentReference[oaicite:3]{index=3}
Kırsalda ve doğa koşullarının belirleyici olduğu geniş coğrafyada ise Jandarma Genel Komutanlığı devrededir. Jandarmanın görev ve yetkileri kendi mevzuatında ayrıntılı biçimde düzenlenir; fakat buna rağmen çoğu vatandaş jandarmayı hâlâ “asker mi, polis mi?” ikilemine sıkıştırır—tam da bu belirsizlik yönetim ve denetim tartışmalarını besler. ([Jandarma Genel Komutanlığı][3])
Kriz ve olağanüstü durumlarda koordinasyon için İçişleri bünyesinde “Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi” (GAMER) gibi birimler vardır. GAMER; toplumsal olaylardan terör saldırılarına kadar geniş bir yelpazede psikososyal destekten acil sağlık ve iaşe-ibateye uzanan hizmetlerin koordine edilmesini hedefler. Fakat GAMER bir “teşkilat değildir”; daha çok, dağınık yapıların senkronizasyonunu amaçlayan bir koordinasyon mekanizmasıdır. ([İçişleri Bakanlığı][4])
Zayıf yönler: Parçalanmışlık, belirsiz sorumluluk, hesap verebilirlik
Parçalı mimari, “tek numara sorumluluk” ilkesini zayıflatır. Bir vakada şeyler ters gittiğinde hangi kurumun ne ölçüde sorumlu olduğunu saptamak zorlaşır. İstatistiksel şeffaflık sınırlıdır; veri standartları kurumdan kuruma değişir. Bu, kamuoyunun politika başarısını ölçmesini engeller ve “algı yönetimi”nin gerçek performansın önüne geçmesine kapı aralar.
Operasyonel düzeyde, yetki alanlarının örtüştüğü gri bölgeler vardır: Örneğin il merkezine yakın kırsal hatlarda jandarma–polis koordinasyonu zaman zaman reflekslere ve yerel teamüllere kalır. Koordinasyon mekanizmaları (valilikler, kriz merkezleri, GAMER) teoride bu boşlukları kapatır; fakat pratikte “önceliklendirme” ve “tek komuta”nın anlık netliği her zaman yakalanamaz. Bu da müdahale hızını ve tutarlılığı etkileyebilir. ([İçişleri Bakanlığı][4])
Demokratik denetim boyutunda da soru işaretleri vardır. Meclis denetimi, idari teftiş ve yargısal denetim şematik olarak mevcut olsa da güncel, karşılaştırılabilir, kurumsal performans verisinin kamuya açık olmaması, sivil denetime güç katmaz. “Güvenlik için biraz gizem şart” argümanı, modern demokrasilerde yerini “gizlilik asgari, şeffaflık azami” yaklaşımına bırakıyor—bizde ise denge hâlâ gizlilik lehine.
Tartışmalı noktalar: Sınırlar nerede başlıyor, haklar nerede bitiyor?
– Gözetim–özgürlük dengesi: Teknoloji destekli izleme araçlarının (kamera ağları, plaka/kimlik sorguları) sınırları belirgin mi? Denetleyen kim, nasıl denetliyor?
– Veri yönetimi: Hangi kurum hangi veriyi topluyor, ne kadar süre saklıyor? “Veri disiplini” olmadan güvenliğin yanında hak ihlallerini de “kurumsallaştırmış” olmuyor muyuz?
– Kriz yönetiminde hiyerarşi: Aynı anda üç kurum sahadaysa “emir-komuta” zinciri kağıt üzerinde mi, sahada mı işliyor? Koordinasyonun hukukî dayanağı yeterince net mi?
– Politika–operasyon ayrımı: Politika üretimi ile operasyon icrası aynı elde yoğunlaşınca stratejik körlük ve teyit yanlılığı riski büyümüyor mu?
Provokatif sorular: Tartışmayı başlatalım
– “Kamu Güvenlik Teşkilatı var mı?” sorusunu yanlış mı soruyoruz; asıl soru “tek bir kamu güvenliği otoritesi olmalı mı?” değil mi?
– Tek bir çatı, hızlı karar ve net sorumluluk demekse, aynı zamanda güç yoğunlaşması ve hatanın büyümesi riski de değil mi?
– Parçalı yapıyı koruyacaksak, performans şeffaflığını ve veri standartlarını yasal zorunluluk hâline getirmenin zamanı gelmedi mi?
– Krizlerde komuta birliği için önceden ilan edilmiş senaryolar ve “checklist”ler neden kurumsal rutin değil?
Ne yapılmalı? (Eleştirel ama yapıcı bir çerçeve)
1) Tanım ve rol netliği: Polis–jandarma–koordinasyon birimleri arasındaki görev sınırları; şehir–kırsal–kriz eksenlerinde açık, ölçülebilir ve kamuya duyurulmuş olmalı.
2) Veri şeffaflığı standardı: Suç, olay, müdahale süresi, personel–kaynak kullanımı gibi metrikler tek formatta yayınlanmalı; bağımsız akademik erişime açılmalı.
3) Kriz komuta prosedürleri: GAMER ve valilik merkezli komuta zincirleri; müdahale matrisi ve yetki devri şemalarıyla önceden yazılı ve tekrarlı tatbikatlarla teyit edilmeli. :contentReference[oaicite:7]{index=7}
4) Parlamenter ve sivil denetim: Güvenlik kurumları için yıllık “performans ve hak-etki” raporları Meclis’te zorunlu müzakereye tabi tutulmalı.
Son söz: “Var mı?”dan “Nasıl olmalı?”ya geçelim
Bugün “Kamu Güvenlik Teşkilatı” adıyla tek bir kurum yok; 2010’daki “merkezi akıl” denemesi 2018’de kapatıldı. Şimdi elimizde, güçlü ama dağınık bir güvenlik mimarisi var. Bu mimariyi ya tek çatı altında toplayıp radikal şeffaflık ve denetim ile güvence altına alacağız ya da parçalı yapıyı yüksek standartlı koordinasyon–veri–hesap verilebilirlik ile modernize edeceğiz. Üçüncü bir yol yok. Peki sizce; hız mı, denge mi, ikisini birlikte mümkün kılacak bir hukuk ve veri rejimi mi? :contentReference[oaicite:8]{index=8}
::contentReference[oaicite:9]{index=9}
[1]: https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5952.pdf?utm_source=chatgpt.com “KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA …”
[2]: https://hukukmusavirligi.diyanet.gov.tr/Documents/703%20say%C4%B1l%C4%B1%20KHK.pdf “Layout 1”
[3]: https://www.jandarma.gov.tr/mevzuat?utm_source=chatgpt.com “T.C. İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı – Mevzuat”
[4]: https://www.icisleri.gov.tr/guvenlik-ve-acil-durumlar-koordinasyon-merkezi-gamer?utm_source=chatgpt.com “Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi Projesi (GAMER)”